Cumhurbaşkanı seçimleri 2 tura kaldı. Doğal olarak seçimi kazanmak seçim planı yeniden masaya yatırıldı ve herkes kendisine göre bir kısım taktik hamleler yapıyor.
Kılıçdaroğlu % 45, Erdoğan ise %49 oy aldı. Hiç şüphesiz ki % 4 puanlık fark küçümsenmeyecek düzeydedir ama bu kapatılacak bir fark olduğunu da söyleyebiliriz. Brezilya’da bu örnek yaşandı.Matematiksel olarak Erdoğan'ın nispeten daha rahat Kılıçdaroğlu'nun ise daha tedirgin olacağı düşünülür. Aradaki % 4 fark nedeniyle böyle değerlendirmek yanlış olur. Mart 2019 İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerinde İmamoğlu'nun 13.000 oy farkla kazandı ancak AK Parti’nin itirazı üzerine seçim tekrarlandı. Bir ay sonra bu fark 806.000'e çıktı. Yani % 4 oy farkı çok rahatlıkla kapatılabilir. Burada önemli olan hamlelerinin doğru yapılmasıdır. Eminiz ki Erdoğan cephesi de bunun kolay olmadığını ve ikinci tura çok daha fazla asılması gerektiğini biliyor.
İktidarın ikinci tura hazırlama planında ciddi bir değişiklik yok.
Erdoğan % 4'lük farkın garanti olmadığını düşünerek Sinan Ogan'ı Cumhur İttifakına dahil etmek istiyor. Sinan Ogan'ı Cumhur ittifakına dahil etme eğilimi Devlet Bahçeli tarafından çok açık bir şekilde reddedildi. Bahçeli'nin Oğan'ı hedef alan konuşması esasen Erdoğan'a yapılan bir uyarı olduğu açıktı. Çünkü Oğan, denklemin içerisinde yer alırsa, gelecekte MHP’de lider tartışmasında önemli bir avantaj sağlayacaktır. Bahçeli, bu durumun farkında olduğu için Oğan’ın ön plana çıkmasına izin vermeyecektir. Erdoğan-Bahçeli görüşmesinde bir sonuç çıkmadı. Erdoğan, Bahçeli’ye rağmen Sinan Oğan ile görüştü. Karşılıklı talepler masaya yatırıldı. Ancak Oğan’ın cumhurbaşkanlığı yardımcılığı, Hüda-Par ve göçmenler meselesine kadar ileri sürdüğü taleplerinin Bahçeli’nin vetosuna takılma olasılığı yüksek görünüyor. Erdoğan, Oğan’ın desteğini almak için bir ara plan yapmaya çalışacaktır.
Millet İttifakı yeni hamlelere ihtiyaç duyuyor
Millet İttifakının beklentisi Kılıçdaroğlu'nun büyük bir olasılıkla birinci turda cumhurbaşkanı olacak ya da çok az bir farkla ikinci tura kalabileceğiydi. Bugün ortaya çıkan tablonun tersten Kılıçdaroğlu'nun %49 Erdoğan'ın %44-45 civarında kalacağı biçimdeydi. Birinci turda beklenen sonuç ortaya çıkmayınca, muhalefet seçmeninde belirli bir hayal kırıklığı oluştu.
Muharrem İnce, dolaylı olarak Erdoğan’a destek veriyor
Memleket Partisi’nin Parti Meclisi toplantısında ortak bir irade birliği oluşmasa da Kılıçdaroğlu’nun desteklenmesi eğilimi ön plana çıktı. Ancak İnce’nin Kılıçdaroğlu’na destek açıklaması yapmayacağını, sessiz kalacağı, ikinci turdan sonra konuşacağı iddia ediliyor. Böylelikle kendisine oy veren seçmene, oy kullanmayın mesajı vermiş oluyor. Bu durumun da çok açık olarak Erdoğan lehine olacağı biliniyor. İnce’nin bütün planı Kılıçdaroğlu’nun kaybetmesi, CHP’nin iç dinamiklerinin bir krize girmesi ve buradan kendisine yeni bir alan açma çabasıdır. Bu bakımdan İnce’den Millet İttifakına hiçbir hayır gelmez.
Millet İttifakı için Sinan Oğan’ın ve Ümit Özdağ’ın artan önemi
Millet ittifakı cumhurbaşkanlığını kazanmanın çok kolay olmadığının farkındadır. Bu nedenle hem yeni bir ittifak arayışına yöneldi hem de seçim taktiğinde hissedilir bir değişikliğe gitti. Millet İttifakı ile Sinan Oğan ve Ümit Özdağ arasında yapılan görüşme trafiği her kesim tarafından dikkatle izleniyor. Ata İttifakı ve Oğan eğer Kılıçdaroğlu’nu destekleme kararı alırsa a % 5 civarındaki oyun önemli bir kısmı Kılıçdaroğlu’na gider ve önemli bir denge oluşur,
Kılıçdaroğlu’ndan söylem değişimi
Sinan Oğan'ın bu süreci dahil olabilmesi için doğal olarak millet ittifakının seçim taktiklerinde ve söylemlerinde açık bir değişime yol açtı. Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarına baktığımızda dil ve üslubun giderek sertleştiğini aynı zamanda söylemlerinde milliyetçi kavramların çok daha fazla ön plana çıktığını görüyoruz. Bugüne kadar ülkenin karşı karşıya kaldığı ekonomik sorunları ön plana çıkartan Kılıçdaroğlu, 2 haftalık süre içerisinde 'terör, milliyetçilik, vatan, göçmenler, yolsuzluk' gibi kavramları ön plana çıkartacağını, savunmadan saldırıya geçeceğini gösteriyor. Böyle bir taktik yönteme başvurmasının temel nedeni; Sinan Oğan'a verilen oyların daha çok milliyetçi kesimden gelmiş olmasıdır. Ancak böyle bir dilin tek başına etkili olacağını düşünmek ciddi bir hata olur. Hatta bu dil kontrolsüz bir şekilde seçim gündemine girerse, bu kez tersten Kılıçdaroğlu’na oy veren Kürt ve Alevi seçmeninde bir kırılmaya yol açabilir. Bu bakımdan seçmenin sosyolojik-politik hassasiyetleri mutlak olarak dikkate alınarak bir denge kurulmalıdır.
Çok net olarak ifade etmek gerekirse; Böyle bir değişim planı, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanlığını kazanması için yeterli değildir. Etkilerini halen ciddi düzeyde hissettiğimiz bir deprem felaketini yaşamış bir ülkedeyiz. Ekonomik göstergelerin son derece kötü olduğu bir ortamdayız. Bu koşullarda dahi toplumu değiştirmenin kolay olmadığı görüldü. Bu bakımdan 12 günlük bir süre içerisinde niteliksel toplumsal bir değişimi beklemek veya Erdoğan'a oy vermiş seçmeni değiştirmek oldukça zor. Seçim çalışmasını ‘Erdoğan'a oy vermiş seçmeni kazanmak üzerinde yürütmek’ son derece yanlış olacaktır.
Açık olan şu: seçmenin en az % 50'si Erdoğan'a oy vermiyor. Bu gerçek durum Kılıçdaroğlu için çok önemli bir avantajdır. Burada belirleyici olan bu avantajın nasıl değerlendirileceği ve açığa çıkartılacağıdır. İlk tur seçimlerinde görüldüğü gibi Millet İttifakı sandıklarda söylenen hakimiyeti kuramadı ama tersine Cumhur İttifakı bütün sandıklarda etkiliydi. Kılıçdaroğlu bu zafiyeti görmüş olacak ki 1 milyon kişinin görevlendirileceğini açıkladı. Ayrıca Anadolu Ajansı'na karşı oluşturulan Anka ajansı beklenen performansı gösteremedi ve seçmen de ciddi bir eleştiri aldığı görüldü. Özellikle ikinci turda olası hileleri engellemek için 'veri akışının' sürekliliğini sağlayacak ve seçmeni anlık olarak bilgilendirecek olan dijital sistemin çok sağlam oluşturulması gerekir. Birinci turun eksikliklerinden ders çıkartılmalıdır.
Seçimin kaderini İstanbul, Ankara ve İzmir belirleyecektir.
Seçim stratejisi üç büyük kent üzerinde kurulmalı. Yurt içinde seçmen sayısı 60,6 milyon. 14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan seçimde ilk kez 4,9 milyon genç oy kullandı. 28 Mayıs 2023 tarihinde ilk kez oy kullanacak olan seçmen sayısı yaklaşık olarak 47 523’tür.
14 Mayıs 2023 Genel seçimlerinde yurt içinde kullanılan oy sayısı 53 milyon 993 bin 714 seçmen oy kullandı. 2002 yılında bu yana % 86,92 ile en yüksek katılım gerçekleşti. Yurtdışı dahil olmak üzere yaklaşık 8 milyon seçmen oy kullanmamış.
İstanbul; Kılıçdaroğlu % 48,55, Erdoğan % 46,69,
Ankara: Kılıçdaroğlu % 47,31, Erdoğan % 46,00
İzmir: Kılıçdaroğlu % 63,29, Erdoğan % 31,48
İstanbul’da seçmen sayısı; 11.367.598
Ankara’da seçmen sayısı; 4.280.941,
İzmir’de seçmen sayısı; 3.441.036
Üç ilin toplam seçmen sayısı; 19.089. 575. Bu üç ildeki seçmen, Türkiye genelindeki seçmenin % 31,5’ini temsil ediyor. İmamoğlu, İstanbul’u, Yavaş ise Ankara’yı altına üstüne getirmeli ve bütün dikkatlerini bu iki şehir üzerinde yoğunlaştırmalıdırlar. Buna paralel olarak Antalya, Bursa, Konya gibi illerde oylarda birkaç puan attırılırsa, çok önemli bir etki yaratacaktır. Ayrıca oluşturulan ‘acil’ seçim planının en önemli halkalarından biri; herhangi bir nedenle oy kullanmayan seçmenin oy kullanmasını sağlamaktır. İkinci tur seçimlerinde oy kullanmamış seçmenin 1,5-2 milyonu sandık başına götürülmesi sağlanırsa, Kılıçdaroğlu için önemli bir avantaja yaratacaktı. Hem matematiksel hem de gerçek veriler bakımından durum böyle. Başka hesaplara girmeye gerek yok. Seçimin kaderi bu üç ildeki oy oranları belirleyecektir.