31 Mart 2024’de yapılacak olan Yerel Seçimleri sadece belediye başkanlarının seçilmesi değil aynı zamanda siyasetin yeniden şekillendirilmesi bakımından önemli bir rol oynayacaktır.
Mevcut politik denklem içerisinde 2 parti önemli bir etki yaratıyor. Birincisi DEM Parti, ikincisi ise Yeniden Refah Partisi(YRP)’dir. İki partinin yerel seçimlere ilişkin belirledikleri politikalar ve seçimlere kendi adaylarıyla girme kararları doğal olarak hem AKP'yi hem de CHP'yi ciddi oranda etkileyecek gibi görünüyor.
DEM Parti'nin 31 Mart 2019 Yerel Seçimlerinde belirlediği strateji
31 Mart 2019 seçimlerinde 'Kürt illerinde Kazanma batı illerinde AKP'ye kaybettir” politikası hayat geçirildi. Bu politika sonucu İstanbul, Ankara, Adana, Mersin, Hatay ve Antalya gibi iller AK Parti'den CHP'ye geçti. Yani HDP aday çıkartmayarak CHP adaylarını desteklemesine yönelik almış olduğu karar bu sonucu doğurdu. CHP’nin söz konusu illeri kazanması bütünüyle HDP’in hiçbir politik çıkar beklemeden sadece AKP’ye kaybettirme stratejisini benimsemiş olmasıdır. Böyle bir karar olmamış olsaydı, bu belediyelerin hiç biri CHP’nin elinde olmazdı.
DEM Parti’nin 31 Mart 2024 Yerel Seçim stratejisi
DEM Parti, 31 Mart 2019 ve 14 Mayıs 2023 seçimlerden farklı olarak AKP’ye kaybettirme stratejini bir kenara bırakıp, kendileriyle işbirliği yapmak isteyen bütün partilerle görüşmelere açık olduklarını kamuoyuna duyurdu. DEM Parti’nin AKP ile yapacağı görüşmelerin merkezinde Kürtlerin stratejik sorunları bulunuyor. Güncel olarak da Kobani davasının sonuçlandırılması, kayyımların atanmaması ve Öcalan'la görüşmenin sağlanması biçiminde somutlaştı. AKP ile ciddiye alınabilir bir görüşmenin yapılmadığı bilinmektedir. CHP ile iller düzeyinde sağlanacak işbirliği ise batıda DEM Parti'nin bazı ilçeleri yönetmeye talip olması olarak ön plana çıktı.
DEM Parti ile işbirliğinin kurulmaması sorumluluğu CHP Genel Merkezindedir.
CHP ile DEM Parti başkanları düzeyinde yapılan ziyaretler, iki parti arasında iller düzeyinde işbirliği beklentisi oluşmasına rağmen görüşmelerin ‘işbirliğine dönüşmediği’ anlaşılıyor. Özellikle DEM Parti ile başlayan temasın beklenen sonucu vermemiş olmasının bütün sorumluluğu CHP Genel Merkezine ait olduğunu söylemekte yanlış olmaz. CHP, DEM Parti ile ittifak kurma konusunda gerekli duyarlılığı göstermemesinin politik sonuçları beklenilenden daha ağır olacaktır. CHP’nin işbirliğini kendi adaylarını destekleme olarak algıladığı, DEM Parti’nin taleplerinin ve hassasiyetlerinin hesaba katılmadığı görülüyor. Doğal olarak DEM Partinin talepleri hesaba katılmadan destek talep edilmesinin de politik bir mantığı yok. CHP’nin anlamadığı veya anlamak istemediği şu; DEM Parti’nin desteği alınmadan Mersin, Adana, Hatay, Antalya, Ankara ve İstanbul gibi illeri kaybetme riskinin oldukça yüksek olduğunu görememesidir.
CHP’nin İstanbul’u kaybetme ruleti
CHP’nin İstanbul’u kazanma stratejinin bulunmadığı, çok açık ki, İmamoğlu’na kaybettirmek için hazırlanan ısmarlama anketlerin etkili olduğu görülüyor. İstanbul'da İmamoğlu'na kaybettirecek anketçiler, İmamoğlu'nun önüne gerçekle ilgisi olmayan sonuçlar koyuyor: DEM Parti ile işbirliği yapmadan da kazanıyorsun. Ancak gerçek şu. DEM Parti ile uzlaşı içinde İmamoğlu İstanbul'u %100 kazanır. DEM Parti olmadan kazanması nispeten daha zor. Tercih %100'e göre mi yoksa daha fazla zorlanacağı bir olasılığa göre mi yapılır? Kazanma stratejisi, anketlere değil, toplumsal gerçekliğe göre belirlenir. Sadece Büyük Şehir Belediyesini değil Esenyurt ve Küçükçekmece gibi ilçeleri de kaybetme ihtimali yüksektir. DEM Parti seçmeninin oyu ile AKP’den alınabilecek birçok ilçeyi de alamama riski taşıyor
İstanbul’da hatta diğer illerde de DEM Partinin oldukça makul olan taleplerinin CHP tarafından kabul edilmemesi sonucunda DEM Parti kendi adaylarını çıkarma kararı aldı. Bunun tek sorumlusu CHP Genel Merkezidir. Saflar netleşmesine ve kamuoyuna açıklamalar yapılmasına rağmen çözüm bulacak olan yine CHP’dir. Hatta İstanbul için İmamoğlu doğrudan sorumluluk almalıdır.
DEM Parti, aday çıkarırsa AKP kazanır algısı
Kamuoyunda ısrarla DEM Parti aday çıkartırsa, AKP kazanır algısı ön plana çıkartılıyor. Hâlbuki DEM Parti işbirliği kurmak için gerekli politik esnekliği gösterdi. Tersten CHP, İstanbul başta olmak üzere Ankara, Mersin, Adana, Hatay, Antalya’yı yeniden kazanmak için DEM Parti ile neden işbirliği yapmadı sorusunun sorulması gerekir? CHP Kazanmak mı Kaybetmek mi istiyor? CHP, DEM Parti seçmeni olmadan birçok il ve ilçede kaybedebileceğini çok iyi bildiği halde işbirliğine yanaşmaması nedeniyle CHP’ye kaybettiren CHP Merkezinin kendisidir. Bu nedenle DEM Parti’nin değil CHP Genel Merkezi’nin eleştirilmesi gerekir.
Yeniden Refah Parti(YRP), AKP ile politik çıkar ilişkisi kuruyor
YRP, Milli Görüş geleneğini temsil eden, ideolojik ve politik olarak İslamcı ve şeriat sistemini savunun bir parti özelliğine sahiptir. Türkiye toplumunda İslamcılaşma eğiliminin çok ciddi düzeyde arttığı dikkate alındığında, önümüzdeki yıllarda İslamcı gelenek içerisinde AK Parti'ye alternatif olabilecek ve güçlü toplumsal bir taban oluşturabilecek bir parti özelliği taşıyor. 14 Mayıs 2023 tarihindeki Genel Seçimlerde AK Parti ile ittifak yaparak mecliste temsil edilmeyi başararak çok daha görünür ve etkili olmaya başladı. YRP, AKP ile işbirliği yaptı ama aynı zamanda ekonomik ve dış politikasını açıktan eleştirdi. Bütçe oylamasında ret oyu kullandı. Böylelikle tabanına, AKP ile stratejik bir ittifak yapmadığını, kendi politik çıkarlarına uyumlu geçici işbirliği yaptığını mesajını veren bir çizgi izliyor.
Yerel seçimlerde AKP ile ittifak arayışları sonuç vermedi.
YRP'nin Türkiye genelinde aday çıkartma kararı almış olmasının politik yansımaları güçlü ve etkili olacaktır. YRP’nin orta vadeli stratejisi, AK Parti'ye alternatif bir parti olmak ve İslamcı tabanı etkilemek ve kendisine yönlendirmektir. Özellikle belli başlı kentlerde geçmişte AK Parti’de aday olmuş milletvekili ve belediye başkanlığı yapmış bir kısım insanların YRP'nden aday gösterilmesi aynı zamanda orta ve uzun vadede AK Parti'nin tabanına yönelik yürütülen stratejik bir çalışma olduğunu söylemek yanlış olmaz. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçmişte Necmettin Erbakan’ın politik olarak etkisizleştirilmesini sağlayan liderdir. Fatih Erbakan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Babası gibi küresel güçlerin bir projesi olarak görüyor. Politik denklem içerisinde bunu çok fazla gündemleştirmiyor ancak gerçek yaklaşımının bu olduğu biliniyor. Cumhurbaşkanı da, YRP'nin gelecekte AKP’ye alternatif olarak kendisini konumlandıracağının ve politik bir tehlike oluşturduğunun farkındadır. Bu nedenle AKP, YPR’nin özellikle yerel seçimlerde etkin bir güç olmasını tercih etmiyor.
YRP, AK Parti’ye kaybettirebilir
Bugünkü veriler dikkate alındığında YRP’nin ülke genelindeki oy oranının % 4 civarında olduğu belirtiliyor. Bu oy oranı çok fazla olmamakla birlikte İstanbul ve Ankara gibi illerde seçim sonuçlarını doğrudan etkileyecek düzeydir. YRP, bu gerçek durumun farkında olduğu için AKP’den en az bir Büyük Şehir Belediyesi, birçok ilçe belediye başkanlığı talep ettiği kamuoyuna yansıdı. Yapılan görüşmelerin sonuçsuz kaldığı anlaşılıyor. Ayrıca Cemaatlerin YRP üzerinde baskı oluşturdukları, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere büyük şehirlerde aday çıkartılmasını engellemeye çalıştıkları belirtiliyordu. YRP’nin aday çıkartma kararı almış olması da cemaatlerin yeterince etkili olmadığını gösteriyor. YRP’nin aday çıkartması, özellikle İstanbul ve Ankara’da ciddi bir yansıması olacağı gibi esasen ülke genelinde AKP’ye oy kaybettirmesi etkili olacaktır. Böylelikle Cumhur ittifakının oylarında Türkiye genelinde ciddiye alınabilir düzeyde bir düşüş yaşanmış olması, gelecekte yapılacak olan seçimler için bir veri olarak ele alınabilir.